4 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/18

Tek çıkış yolu devrimci sınıf hareketi
Saray çetesi yönetemiyor, burjuva muhalefet aciz!
İstanbul’da 1 Mayıs coşkusu: Yaşasın 1 Mayıs!
İzmir’de on binler 1 Mayıs’ta Gündoğdu’daydı
Ankara’da baskı ve engellere rağmen kitlesel 1 Mayıs
Gebze’de 1 Mayıs
Bursa’da 1 Mayıs mitingi: Güzel günler göreceğiz!
Kayseri’de coşkulu ve sınıfın damgasını vurduğu 1 Mayıs!
Türkiye’de her yer 1 Mayıs!
Kürdistan’da 1 Mayıs kutlamaları
Devrimci miras yaşatmak, daha ileriye taşımakla mümkündür!
Avrupa’da kitlesel 1 Mayıs kutlamaları
Dünyanın dört bir yanında 1 Mayıs!
Almanya’da işyeri işçi temsilcilikleri seçimleri
“Üniversiteme dokunma” eylemleri üzerine...
Denizler’in yolu devrime çıkar!
Bataklık
Dünyanın en güzel serçesi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Denizler’in yolu devrime çıkar!

 

İnsanlar doğar, büyür, yaşar ve ölürler… Önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde, fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum. Ve kaldı ki, benden önce giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de etmeyeceğimden şüphen olmasın.” Bu sözler ölüm karşısındaki metanetiyle ve ne için yaşayıp ne için öleceğini bilen yiğit devrimciliğiyle Deniz’in idam sehpasına gitmeden önce babasına yazdığı mektuptan bir alıntı.

Sermaye devleti, yükselen devrimci dalgaya gözdağı vermek için 46 sene önce Deniz’i, Hüseyin’i, Yusuf’u idam etti. Fakat tüm çabalarına rağmen amacına ulaşamadı. Zira nice insan çocuklarına Denizler’in isimlerini vermeyi sürdürüyor. Nice insan hâlâ Deniz’leri mezarları başında anmaya ve mücadelelerini yükseltmeye ant içiyor. Ve nice devrimci onlardan aldıkları mücadele bayrağını yükseltmeye, bedel ödemeye devam ediyor.

Gençler, işçiler ve köylüler mücadeleye atılıyor

1960’ların sonu ve ‘70’li ilk yıllara damgasını vuran gelişme, Türkiye’nin ABD’ye kölece bağımlılığının artması karşısında yükselen anti-emperyalist mücadeledir. Vietnam’da halka kan kusturan ABD’ye ODTÜ’de Kommer’in aracı yakılarak cevap verilecek, 6. Filo’nun İstanbul’a gelmesiyle Dolmabahçe’de Denizler’in öncülüğünde Amerikan askerleri denize dökülecek ve yine kitlesel “6. Filo Defol” eylemleriyle anti-emperyalist mücadelenin bu topraklardaki tohumları atılacaktı. O dönemin en hareketli kesimini gençlik oluşturuyordu. Hem üniversitelerdeki sorunlar hem de memleketin sorunları karşısında ilgisiz kalmayan öğrenci gençlik mücadelenin her alanındaydı. Türkiye’de bu dönem yalnızca gençliğin değil, elbette köylülerin, işçilerin, emekçilerin de hareketli olduğu yıllardır. İşgaller, grevler, mitinglerle kendini açığa vuran bu öfke 1970’in 15-16 Haziran’ında doruğa çıkacaktı.

‘71 devrimci kopuşu

Hem dünyadaki gelişmeler hem de Sovyetler’in varlığı Türkiye’de de sosyalizme olan ilgiyi arttırıyor, o dönemde pek çok marksist eser Türkçe’ye çevriliyordu. Sosyalizme yönelimin diğer bir yansıması da meclise 15 milletvekili ile girmeyi başaran TİP’in kitleler içerisindeki yükselen konumuydu. TİP’in izlediği yasal-parlamenter yol ve ufku düzen sınırlarını aşmayan çizgisi o dönemin militan ve fiili-meşru mücadele yapısıyla bir tezatlık içerisindeydi. Gençlik saflarındaki radikal arayışlar yoğunlaştıkça, ‘70’lerin başında parlamentarist çizgiden kopuşlar gerçekleşti. Bu sürecin sonunda THKO, THKP-C ve TİKKO örgütleri kuruldu. THKO’nun önderleri olarak Deniz, Yusuf ve Hüseyin o dönemin devrimci atılımının da en büyük mimarları arasındaydılar.

Türkiye’de bu devrimci çıkışı boğmak ve kitleleri dizginlemek için 12 Mart darbesi gerçekleştirildi. Devrimciler gözaltına alındı, tutuklandı, işkenceye uğradı. Deniz, Hüseyin ve Yusuf da yakalananlar arasındaydı. Faşist cellatlar günlerce bu 3 yiğit devrimcinin akıbetinin ne olacağı konusunda tartışmalar yürüttü. Mahkemelerde göstermelik yargılamalar, mecliste oylamalar yapıldı ve Denizler’in idamına karar verildi.

Denizler’in yolu devrime çıkar!

Denizler bir dönemin simgesi oldular. Tıpkı İbrahimler, Mahirler ve Sinanlar gibi. ‘71 devrimcilerini diğerlerinden ayıran en temel özellik ise yasalcılığa, parlamentarizme, reformizme karşı açtıkları devrim bayrağıydı. Onların yolunun meclise çıktığını söyleyenler bu gerçeği tamamen göz ardı ediyorlar. Denizler’in yolu onları idama mahkum eden bu düzenin hiçbir kurumundan geçmez. Aksine onların mirası tüm bu düzen kurumlarına karşı bir savaş çağrısıdır. Denizler’in yolu düzen kurumlarıyla uzlaşma ya da ona yedeklenmek değil, aksine tüm pisliğiyle ortada duran bu kurumları yıkmak için daha fazla cesaret haykırışıdır. Denizler’in yolu devrime çıkar! Onların mirasına sahip çıkmak ise bu yolda yürümekten ve mücadeleyi daha da büyütmekten geçiyor...

D. Yalım

 

 

 

 

Baskılarınız, tacizleriniz, operasyonlarınız, kaçırmalarınız bize vız gelir!

Devrim davasından asla dönmeyeceğiz!

 

Ankara polisinin mücadelemize yönelen saldırılarına bir yenisi daha eklendi. Kısa bir süre önce bir yoldaşımızın ailesi kendisini “TEM polisleri” olarak tanıtan kişilerce aranarak yoldaşımıza karşı kışkırtılmış, ardından yoldaşımızın şehir dışında yaşayan ailesi Ankara’ya gelerek TEM binasında devrimcilerle ailelerini düşmanlaştırmak için verilen beyhude çabanın ürünü olarak ortaya çıkan, “Aile Görüşme Odası” adı verilen yerde TEM polislerinin “Ben işimi yapmak zorundayım, eğer çocuğunuzu vazgeçirmezseniz operasyon yapmak zorundayım” şeklindeki tehditlerine maruz kalmışlardı.

Yaşanan bu olayın ardından yine kendisini “TEM polisleri” olarak tanıtan kişilerce yoldaşımızın kaldığı öğrenci yurdunun müdürü aranmış, yoldaşımızın “orada yaşayıp yaşamadığı, nasıl biri olduğu, kimlerle arkadaş olduğu, yurtta siyasal faaliyet yürütüp yürütmediği” sorulmuş ve yoldaşımızın haksız yere gözaltına alındığı eylemlerden bahsedilerek üstü kapalı bir şekilde yoldaşımızın yurttan uzaklaştırılması istenmiştir.

Öğrenci yurdunun müdürü ise yoldaşımızla yaptığı görüşmede bunları aktardıktan sonra “ya kendisinin onu yurttan atarak öğrenci bursunun kesilmesini sağlayacağını ya da kendisinin çıkış yaparak yurdu terk edeceğini” söylemiştir. Böylelikle yoldaşımız hem yurtta kalma olanağı ortadan kaldırılarak kendisinin barınma hakkını elinden alan, hem de yaşamını sürdürmesi için tek maddi geliri olan öğrenci bursunun kesilmesi ile tehdit eden bir saldırı ile karşı karşıya kalmıştır.

Ankara polisi mücadelemize zarar vermek için gerekli gördüğünde koruduğu çürümüş toplumsal düzenin koyduğu tüm yasaları rahatlıkla çiğneyebilmektedir. Bizler Ankara Devrimci Gençlik Birliği olarak, bütün bu saldırılara karşı “vız gelir!” diyoruz ve devrim mücadelemizi yükseltmeye devam ediyoruz. Yaşanan tüm bu saldırılar ne yoldaşımızı, ne bizi, ne de mücadelemizi zarara uğratamaz.

Ankara Devrimci Gençlik Birliği

 
§